Uğruna şiirler yazılan, türküler söylenen, filmler çekilip, türlü acıklı hikayelere konu olan ve çoğu zaman çektirdiği çileden bahsedilen aşkın faydalarından bahsedeceğiz.

Aşk deyince insanı genellikle istemsiz bir mutluluk veya korku kaplıyor öyle değil mi ve çoğu insan aşktan bahsederken gereksiz ve geçici hatta zararlı bir duygu seliymiş gibi bahsediyor.

Aşkı yaşarken ya ayaklarınızın yerden kesildiğini hissediyorsunuz ya da yüzüstü yere çakıldığınızı.

Aşk aslında ansızın kapınıza gelen ve isteseniz de gönderemediğiniz inatçı bir misafir gibi yer sahibi oluyor benliğinizin her köşesinde. Kendimi bırakıp bu duyguyu sonuna kadar yaşasam mı? yoksa hayır! ben acı çekmek istemiyorum, acaba şimdi geri mi çekilsem diye düşündürüyor sizi… Öyle ki çoğu benlik bu duyguyu ruhuna ve kalbine hapsedip yıllarca saklama ihtiyacı duyuyor. Siz bu saklama duygusuna ne diyorsunuz bilmiyorum ben sadece korkaklık diyorum (elbette hisleriniz doğru insana
karşıysa) insan nasıl olurda böyle özel bir duygu başına gelmişken kapısını kapatmaya çalışır? Nasıl ılık esen rüzgara karşı yüzünü çevirir? Sonucu ne olursa olsun yaşamaya değmez mi sizce. Hüsransa hüsran, acıysa acı, mutluluksa da mutluluk… Nefes alıyorken , hissedebiliyorken bu hisleri en
derininde yaşamak duyguların en yücesi değil de nedir?

Hem ne demiş Şems-i Tebrizi;
“Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi?
Ayrımlar ayrımları doğurur.
Aşkın ise hiç bir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır merkezinde ya da dışındasındır hasretinde…”
Yani değerli âlim diyor ki aşkı yaşamalısın, ne olduğunun kime veya neye olduğunun ne önemi var yaşa, yaşa ki hayat bulasın.
Aşkın faydalarından en en önemlisi insana mutluluk ve umut vermesi. Ve biliyor musunuz bunu kalbiniz yapmıyor bilhassa o güzel beyniniz yapıyor.

Aşık olduğunuz zaman kalbiniz hızla çarpmaya başlıyor kalp vücudunuza daha fazla kan pompalamak için ekstra çaba gösteriyor. Beyniniz ise
kendisini akışına bırakmış bir şekilde sürekli iyileştirici hormonlar salgılıyor. Salgıladığı hormonlar sırasıyla; dopamin, endorfin ve seratonin…

Dopamin: vücutta zevk ve ödül duygularını oluşturan önemli bir kimyasaldır. Normal şartlarda protein tüketerek arttıracağınız dopamin seviyenizi aşık olarakda arttırabilirsiniz.

Endorfin: vücudunuzda ağrıyan dokuların ağrılarının dinmesi için beyin tarafından üretilen endorfin hormonu siz aşık olduğunuzda da salgılanır. Bu aşkın belki de dertte benim dermanda deme şeklidir…

Seratonin: aslında bir hormon değil sinirler arası bir iletişim aracıdır.

Seratonin vücutta; iştah, uyku düzeni, vücut ısısının düzenlenmesi , öğrenme, dikkat ve hafıza gibi bir çok fonksiyonu vardır. Ve aşık
olduğunuz zaman seratonin vücudunuzda salgılanmaya başlar.

Aşkın Faydaları

• Yukarıda ki bilgiler ışığında ilk fayda olarak aşk iyileştiriyor diyebiliriz.
• Ömrü uzatıyor.
• Kalp krizi riskini azaltıyor.
• Özgüveni arttırıyor.
• Tansiyonu dengeliyor.
• Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
• Kolesterolü düşürüyor.

Aşkın faydalarından bahsettiğimiz gibi aşkın zararları nelermiş diye araştırmadık çünkü bildiğiniz gibi biz zararlarını araştırıp yazsak ve sizde okusanız hiç fayda etmeyecekti.

Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi elbette aşkında fazlası zarar. Sonuçta bitkiye can veren su bile fazla verildiğinde bitkiyi öldürüyor. O yüzden bir noktada dur demesini bilin, bir çizginiz olsun mesela kendinizi orada durdurun.

Bugünü hüzünle bitirirsek yarının ne önemi kalır ki? Bardağın dolu
tarafından ve dünyanın mavi tarafından bakarsanız sizde mutluluğu sonsuza kadar yaşayabilirsiniz.

Unutmayın önünüzde bir tren var ve siz o trene binseniz de binmeseniz de bir gün kalkıp gidecek.

Seviyorsanız söyleyin, aşık iseniz dile getirin. Olursa olur, olmazsa olmaz. Sonuçta her şey olacağına varıyor yeter ki siz sevginizi o güzel ruhu kaybetmeyin